ÇOCUĞUN EĞİTİMİNDE ANNE VE BABANIN ROLÜ

             Değerli anne ve babalar 18/09/2006 pazartesi günü okullar açılacaktır. Çocuklarımız yeni öğretim yılına başlamadan veliler olarak çocuklarınızın giysi, ders araç ve gereçlerini alıp hazırlık yapmaya başladınız bile. Çocuklarınızı yeni eğitim öğretim yılına hazırlarken, acaba anne ve babalar olarak biz  bu  öğretim yılına ne kadar hazırız diye kendi kendinize sordunuz mu?  Ben bu yazımda sizlerle bu konuyu paylaşmak istiyorum.

            Anne ve babalar olarak hepimizin genelde bir ön yargısı vardır ve her anne ve baba kendi çocuklarının çok zeki olduğunu düşünür ve çocuğunu okula gönderirken de, istisnasız çocuğunun çok başarılı olmasını ve güzel bir meslek sahibi olmasını ister. Bu istek çok doğal ve masumane bir istektir. Ancak bu isteğimizin gerçekleşmesi için veliler olarak bizim de üzerimize düşen bir çok görev vardır. Artık devir çocuğumuzu okula götürüp öğretmenine “Öğretmenim bu çocuğun eti senin kemiği benim” deme devri değildir. Çocuğumuzun eti de kemiği de bizimdir. Çocuklarımız bizim ve ülkemizin en değerli varlıklarıdır. Onlar bizim ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin geleceğidir.Bu gün bizim yürüttüğümüz sosyal, siyasal ve kamu alanlarındaki bütün görevlerimizi gelecekte çocuklarımıza devredeceğiz. Kısacası geleceğimizi onların eline emanet edeceğiz. Biz çocuklarımızı bu gün ne kadar iyi yetiştirirsek gelecekte onlarda  bizi  o kadar güzel yöneteceklerdir.Bir ülkenin gelişmesinde, kalkınmasında ve modernleşmesinde etkili olan en büyük güç eğitilmiş insan gücüdür. O yüzdendir ki çocuklarımızın çağdaş ve nitelikli insanlar olarak yetişmesi için veliler olarak bizim üzerimize çok büyük görevler düşmektedir. Artık çocuğumuzun eğitimini tesadüflere, şansa veya sadece öğretmenin insiyatifine bırakma devri çok gerilerde kalmıştır.Eğer çocuğumuzun başarılı bir insan olmasını istiyor ve ona kaliteli bir eğitim aldırmak istiyorsak Anne ve babalar olarak bizimde değişmemiz ve kendimizi buna bilinçli olarak hazırlamamız gerekmektedir.Şunu bilmenizi isterim ki çocuklarımızın başarılı yada başarısız olmalarında sorumluluk sadece çocuklarımızın ve öğretmenlerimizin üzerinde değil aynı oranda  bizimde bundan büyük payımız vardır. Başarısızlığın suçunu ve sorumluluğunu sadece çocuklarımızın  ve öğretmenlerimizin üzerine yıkmak büyük haksızlık ve insafsızlık olur.

            Yakında okullar açılacak ve bizler çocuklarımızın ihtiyaçlarını temin ederek onları okullarına gönderceğiz, zaman geçtikçe çocuğumuzda meydana gelen olumlu ve olumsuz değişimleri görmeye başlayacağız. Bizim toplumun karekteristik bir özelliği vardır. Eğer çocuğumuz eğitim alanında veya başka bir alanda başarılı olmuşsa,  kimin çocuğu babasına çekmiş, yada çocuğumuz başarısız olmuşsa,  kime çekmiş bu çocuk! Diye yakınmaya başlarız. Oysa var olan temel bir gerçeği göz ardı ediyoruz. Eğitim bilimcilerin ortak görüşüne göre: “ Her çocuğun zeka düzeyi anne ve babasının zeka düzeyinin ortalamasına eşittir.” Denilmektedir. O zaman çocuğumuzun başarılarını kendimize mal edip, başarısızlıklarını da kime çekmiş bu çocuk! Diyerek başkasının üzerine yıkmaya, hele hele başarısızlığın sebebini tek başına öğrenciye veya öğretmene yıkmaya hiç hakkımız yoktur. Eğer çocuğumuzun başarılı olmasını istiyorsak ki bütün anne ve babalar bunu çok ister. O zaman önce bizim kendi kafamızı değiştirmemiz ve öğrencilerimizle birlikte yeni eğitim öğretim yılına kendimizi de hazırlamamız gerekmektedir..

             Benim bu yazıyı yazmaktaki amacım, öncelikle biz kendimizi nasıl değiştireceğiz ve çocuğumuza nasıl yararlı olacağız,  konularında size yardımcı olmaktır. Değerli Eğitim Bilimci Benjamin Bloom’ un çok değerli bir sözü vardır ve Bloom ” Öğrenemeyen öğrenci yoktur, öğretemeyen öğretmen vardır” demektedir. Bende bu değerli eğitim bilimcinin öğrenme ile ilgili bu tespitine aynen katıldığım gibi, kendi görüşüm olarak ayrıca şunu ilave etmek istiyorum. Eğer çocuğumuz başarısız olmuşsa burada suç sadece çocuğun değil anne, baba ve öğretmen olarak bizim sorumluluğumuz çocuğun sorumluluğundan daha büyüktür. Bu kadar  yazıdan sonra şimdi siz bana, mademki çocuğumuzun başarılı olmasında bizimde rolümüz çok önemliyse, biz anne ve babalar olarak neler yapmalıyız diyeceksiniz ?  Evet anne ve babalar olarak gerçekten ne yapmalıyız.

            Değerli anne ve babalar çocuğumuzun başarısına ve başarısızlığına etki eden elbette bir çok sebep vardır. Ancak biz  çocuğumuzun başarısını ve başarısızlığını etkileyen sebeplerin neler olduğunu bilip ve bunları kontrol altına aldığımız zaman, göreceksiniz ki çocuklarımız eğitim öğretim aşamasında karşılaştıkları zorlukları rahatlıkla aşarak çok başarılı olacaklar ve kendilerine olan güvenleri artacaktır. Çocuklarımız başarılı oldukça çocukların aileleri olarak bizlerde mutlu olacağız.

             Eğitim Sisteminin üç temel boyutu olan, aile, okul ve çevre boyutlarından, aile boyutu doğrudan bizi ilgilendirmektedir. Biz anne ve babalar olarak aile boyutu içerisindeki görevlerimizi bilip ve bu boyutta meydana gelebilecek olumsuzlukları kontrol altında tutmayı başara bilirsek, emin olun ki çocuklarımızın başarılı olmasına çok büyük katkımız olacaktır. Şimdi isterseniz eğitimin üç boyutunu  tek tek ele alarak açıklamak  yerine, bizi ilgilendiren en önemli boyut olan aile faktörünü  ele alarak açıklamaya çalışalım..

             1- ÇOCUĞUN BAŞARILI OLMASINDA AİLE FAKTÖRÜ:

            Ülkemizin eğitim sisteminde 31 Aralık tarihine göre 72 ayını dolduran çocuklar İlköğretimin birinci sınıfına zorunlu olarak kayıt edilerek okula başlarlar biz buna Temel Eğitim diyoruz.Bu eğitimin süresi 8 yıldır ve bu eğitim mecburi bir eğitimdir.. Demek ki çocuklar yedi yaşına kadar aile içerisinde kalmakta ve ilk öğrenmelerini aile içerisinde gerçekleştirmeye başlamaktadırlar. Aile içerisinde gerçekleşmeye başlayan bu öğrenmeler esnasında, çocuklar bazı olumlu ve olumsuz davranışları birlikte alırlar ki çok aile bunun farkında olmaz. Aile içerisinde ve yakın çevrede öğrenilmiş olan davranışlara İnformal Eğitim denilmektedir. İnformal Eğitimde, yani aile içerisinde çocuklar yalan söylememe, küfürlü konuşmama, annesine babasına, kardeşlerine ve diğer aile büyüklerine karşı saygılı olma gibi, olumlu ve istendik davranışlar kazandıkları gibi, istenmeyen davranışlar dediğimiz, yalan söyleme, küfürlü konuşma, elini yüzünü yıkamadan sofraya oturma, büyüklerine karşı saygısız davranışlar içerisinde bulunma gibi istenmedik ve hoş olmayan davranışları da   kazanırlar.

            Çocuklar aile içerisinde kazandıkları bu olumlu veya olumsuz davranışları genellikle aile içerisindeki bireylerden yani anne, baba, kardeş veya diğer aile büyüklerinin davranışlarından öğrenir, onları kendilerine  model alırlar. Aileler eğer çocuklarının iyi bir insan olarak yetişmesini istiyorsa, aile içerisinde öncelikle kendi yaşantı şeklini ve davranışlarını kontrol ederek, çocuklarına iyi örnek olmaya çalışmalı. Buna bir örnek verecek olursak, ailedeki erkek çocuklara genellikle büyük babalar, amcalar veya babalar  zaman zaman çocuğa hitaben, ”Haydi oğlum şu amcaya bir küfür et sana para vereceğim “ şeklinde istekte bulunarak  çocuğu küfür etmeye teşfik ederler ve sonrada hep beraber, çocuğun ettiği küfürlere gülerler. Bu durum çocuğun çok hoşuna gider ve bundan sonra başkalarını mutlu etmek, ardından para ödülünü almak için küfür etme eylemini sürekli tekrar eder ve kısa zaman sonra bu eylem pekişerek davranışa dönüşür. Buna benzer aile içerisinde gerçekleşen bir çok olumsuz davranışı, örnek olarak gösterebiliriz. Çocuk ilk eğitimini aileden aldığına göre,  burada aileye çok büyük görev düşmektedir. Anne ve babanın ve  ailede yaşayan diğer aile bireylerinin günlük yaşamlarında ve  bir birlerine karşı olan davranışlarında çocuklara iyi örnek olmaları için davranışlarına  azami özeni göstermeleri gerekmektedir.

             Çocuk ilk eğitimini aileden alıp yedi yaşına geldikten sonra Temel Eğitim alması için İlköğretime başlar ve okulda yeni, olumlu ve istendik güzel davranışlar kazanmaya başlar. Okulda yapılan bu  eğitime Formal Eğitim diyoruz. Çocuğun başarılı veya başarısız olmasında etkili olan eğitimin üç temel boyutundan bahsetmiştik. Bunlardan birincisi aile, ikincisi okul ve üçüncüsü de çevreydi. Çağdaş ve bilimsel eğitim anlayışına göre, çocuğun başarılı olmasında  ne aile, ne  okul,  nede çevre tek başına yeterli olmamaktadır. Ancak aile, okul ve çevrenin iş birliği içerisinde, bir birleri ile koordineli olarak çalışması sonucunda  çocuğun başarısını artırmak mümkün olmaktadır. Burada bizi ilgilendiren aile boyutunda  aileler olarak üzerimize düşen görevler nelerdir? Aile  ortamında çocuklarımıza nasıl davranmalıyız? Onların neleri yapıp neleri yapmamasına izin vermeliyiz? Hususlarına ana başlıkları  kısaca değinelim.

                    ANNE ve BABALAR OLARAK NELER YAPALIM, NELER YAPMAYALIM:

               1-Çocuklarınıza olan sevginizi asla bir koşula bağlamayınız.(Örneğin; “Uslu durduğun zaman seni severim.” Yada “Derslerinden iyi notlar alırsan sana değer veririm.” Ben büyüğüm. Dediklerimi yapmazsan döverim.” Mesajlarını vermek yerine, yapılan davranışın olumlu ve olumsuz sonuçlarının neler olduğunu onlarla tartışınız ve anlayacakları şekilde açıklamalarda bulununuz.

             2-Aile içinde güvene dayalı ilişkiler kurmaya çalışınız. Bir birinizle olan ilişkilerinizde hakaret, ağır eleştiri ve saldırganlık gibi davranışlardan kesinlikle kaçınınız.Çocuklarınız zaman zaman istemediğiniz davranışları yapabilir. İstemediğiniz davranışlar karşısında, ona kötü bir insan olduğu veya çevredeki insanlar tarafından kötü bir çocuk olarak görülebileceği mesajını vermeyiniz. Bunun yerine çocuğunuzla diyaloğa giriniz ve bu davranışlarının nedenlerini öğrenmeye çalışınız.

             3-Çocuğunuza yeteri kadar zaman ayırınız. Çocuğunuzla geçen zaman asla boşa geçen zaman değildir.Çocuğu sevmek, ona bolca ve pahalı hediyeler almak değil, onunla ortak faaliyetleri paylaşmak,ona zaman ayırıp yapacağı etkinliklerde kendisine gerekli desteği vermektir. Çocuğu sevmek, sözle sevgiyi ifade etmenin ötesinde, eylemlerinizle bu duyguyu ona yaşatarak, çocuğunuzu sevdiğinizi, ona güvendiğinizi, onun sizin için çok değerli olduğunu gösteriniz.

             4-Çocuğunuza karşı davranışlarınızda “tutarlı” olmaya çalışınız. Kendi içinizde çelişkili davranışlarda bulunmanız, anne ve babanın birbiriyle çelişen biçimde davranışlar içerisinde olmaları, çocuk açısından kimin haklı olduğu, kimin doğruyu söylediği hususları çocuğun kafasını karıştırır, doğruyu bulma konusunda çıkmaza sürükleyebilir. Çocuk anne ve babası tarafından önemsenmek, değerli bir insan olarak kabul edilmek ihtiyacındadır. Onun başka çocuklarla karşılaştırılması, kendini değerli bir insan olarak görmesini engeller. Çocuğun kendine özgü, bağımsız bir birey olarak kabul edilmesi, onun ruh sağlığının temelini oluşturur.

             5-Çocuğunuzun bir şeyi başarması konusunda aşırı bir beklenti içinde olmayın.Onun bir çocuk olduğunu tek başına yapa bileceği şeylerin olduğu gibi, sizin desteğinize ihtiyaç duyarak başaracağı şeyler olduğunu da düşünün ve çocuğunuza yerine göre yardım ediniz.Başaramadığı konularda onu yargılama yerine ona güvendiğinizi, çalışırsa ve yeterli gayreti gösterirse Başarlı olacağını söyleyerek motive ediniz.

             6- Çocuğunuza ben senin yaşındayken diye başlayarak, nasihatlerde bulunup kendinizle kıyaslama, başkaları ile kıyaslama veya kendinize benzetme yerine, onun kendine özgü olan karekteri içerisinde olumlu yönde gelişmesine yardımcı olunuz ve bu alanda yapacaklarına izin veriniz. Çocuğunuza aile ortamında imkanlarınız varsa uygun bir çalışma ortamı hazırlayınız. Böyle bir imkanınız yoksa eğer çocuğun ders çalışma saatlerinde, bir birinizle olan sohbetlerinizi yüksek sesle değil, daha dikkatli yavaş olarak sürdürmeye ve çocuğun dikkatini dağıtmamaya özen gösteriniz. Onun ders çalışma saatlerini, uyku saatlerini ve beslenme saatlerini planlayarak planlı çalışmasını  ve bu plana azami düzeyde uymasını sağlayınız.

            7- Çocuğun öğretmenini sık sık ziyaret ederek çocuğunuz hakkında bilgi alıp, çocuğunuzun evdeki durumu ile ilgili öğretmenine bilgi veriniz. Öğretmenin çocuğunuz hakkında tutmuş olduğu, gözlem defterini, gözlem formlarını okuyup, öğretmeniyle görüş alış verişinde bulununuz. Okul Aile birliği ve veli toplantılarına muhakkak katılarak, çocuğunuzun özel ilgi alanları hakkında öğretmeninden bilgi alın, çocuğunuzun özel ilgi alanları ile ilgili sizin bildikleriniz varsa bunu öğretmenine bildiriniz.

            8- Çocuğun zamanının, aile ortamında ve okulda geçtiği kadar, bir kısmının da doğal olarak mahalledeki  arkadaşları ile  geçtiğini unutmayın. Çocuklar kendi yaşıtları ile  ve çevresi ile etkileşerek sosyalleşeceği için, çocuğunuzun oyun oynayarak enerjisini harcamasına, spor yapmasına izin veriniz. Çocuğunuzun arkadaşları ile ve arkadaşlarının aileleri ile anne babalar olarak sizlerde tanışıp, aile ziyaretlerinde bulununuz. Unutmayın ki ailede ve okulda çocuğa kazandırılacak olumlu davranışların yanında, çocuğunuzun mahallede ve  çevresindeki arkadaşlarından da kazanacağı istenmedik ve olumsuz davranışlarını kontrol altında tutabilmeniz için çocuğunuzun kimlerle arkadaşlık yaptığını, hangi arkadaşlarının evine gittiğini, bu olumsuz davranışları nerelerde ve kimlerden almış olduğunu bilmeniz gerekmektedir.

             9- Çocuğunuzla ilgili bir sorun çıktığında ve kendinizi çaresiz hissettiğiniz an öncelikle okul rehber öğretmenlerinden yardım alın, gerektiğinde çocuğunuzu, psikoloğa veya psikiyatrise götürmekten asla çekinmeyiniz. ( Kaynaklar, A.Yörükoğlu, D.Cüceloğlu, N.Senemoğlu)

            Değerli anne ve babalar bir gazete sütununa sığdırmak için kendimi sınırlamaya çalışarak yazdığım bu yazıyla, çocuğumuzun eğitim-öğretim sürecinde  başarılı olması  için, anne ve babalara düşen görevlerin neler olduğunu kısaca size anlatmaya çalıştım. 2006-2007 eğitim öğretim yılının, Ülkemizdeki bütün çocuklara, öğretmenlere, anne ve babalara hayırlı, sağlıklı ve başarılı bir yıl olmasını diliyorum.

                                                                                                                     

 

                                                                                                                      İsmail EŞİYOK

                                                                                                                   İlköğretim Müfettişi

 

Ana Sayfa

Free Web Hosting